GÜNDEM › 'Ne Satar?' bilmek!..

'Ne Satar?' bilmek!..

04 Ağustos 2011 / 11:24 Vergi desteği dönemlerinde ve kriz olmayan ortamlarda, herkes ne getiriyorsa satarken; asıl ustalık, müşterilerin gerçekte ne istediğini bilerek satış yapabilmektir

'Ne Satar?' bilmek!..
Aslında başlığımızı kriz döneminde kullansak, bu yazıda anlatmak istediklerim çok daha iyi anlaşılır... Fakat, krizsiz bu keyifli dönemle idare edelim!..Aslında, kriz demişken, yılın ilk yarısında pazarımız 850 binlere ulaşır, diyen birçok sektör yöneticisi, çıldıran döviz kurlarının ardından gelecek zamlarla birlikte yıl sonu tahminlerini bakalım nasıl değiştirecekler, çok merak ediyorum!..50 yıl önce Türkiye'de otomobil yokken, Şişli Garajı gibi ikinci el ithal noktalarında "ne varsa" satın alınıyormuş... 1984'ten itibaren gerçek anlamda açılmaya başlayan otomobil pazarımız, 90'larda kurumsallaşmaya girişirken, 2000'den günümüze de, artık Avrupai kurallar çerçevesinde modernleşme eşiğine geldi.70 ve 80'lerde üretilen ne varsa, herkesin kuyruğa girdiği, yurtdışından "getirilen" ne varsa kapış kapış gittiği otomobil devri, artık bitti. Özellikle otomotiv basının bilinçlendirdiği tüketici, internet'in getirdiği sınırsız bilgilerle de "uzman"laştı... AjansOtomobil.com ve CarTrump.com gibi kaynakları takip ederek, şirket duyurularından önce otomobil yeniliklerini öğrenmeye başladı!.. Ve iyi bir müşteri olarak sorgulayan oldu!1992 yılına kadar Türkiye'de otomobil satanların tek bir test otomobilinin bile olmadığını hatırladığımda, şimdi müşteriler için ayrı, basın için ayrı test filolarının olması, bizleri memnun ediyor, fakat acaba bizler de "ittirilerek" mi, "olmaması" gereken otomobilleri çok fazla öne çıkarıyoruz, diye de düşünmeden edemiyorum!"Ne Satar" bilmek, diye bir başlık attıktan sonra alt satırları doldurmaya başladığımda, aklıma yazacak yüzlerce konu geliyor. Ben sadece bazılarına değinebileceğim... Aklımdakilerin çoğu, bana sektör içinden yeni düşmanlar kazandıracaktır. Onları "gelecek"e saklayayım... Şimdi artık, konuya gireyim: Türkiye'de üreticiler ve distribütörler, büyük çoğunlukla, her nedense "kendi karar verdikleri" araçları müşterilere sunuyor ve "bu iyidir" deyip, herkesi ikna etmeye çalışıyorlar. Örneğin, lüks Alman markalarının Avrupa'daki baz modelleri, Türkiye sınırlarından bir türlü giremiyor. "Yüksek etiketi ödeyen, biraz daha fazla ödeyebilir!" denildiği için lüks Almanların Türkiye giriş versiyonları ağzına kadar yüklü ve aslında gereksiz donanımla dolduruluyor! Dolayısıyla da, listelerde görünen başlangıç fiyatına bir araç bulmak mümkün olmuyor! Belki bu sebeple Türkiye'deki distribütörlerini orijinal markalar çok seviyor; ne de olsa sayemizde nefis karlılık sağlıyorlar.Oysa, 40.000 Euro'luk D1 segmenti lüks bir sedanın üstündeki gereksiz donanımları sıyırdığınızda 30.000 Euro gibi bir rakamla satın alınması çok mümkün! Fakat, distribütörlerimiz ciro yapmak zorundalar!!! Diğer tarafta müşteri de, o otomobili çok istediğinden daha fazla para ödemek, daha yüksek kredi kullanmak zorunda kalıyor! Kısaca; "katlanıyor"!Halbuki, o marka o otomobilin gerçek bazını getirse ve sadece isteyenler için opsiyonel paketlerini sunsa, satışlarını ciddi şekilde artırması ve baz versiyondan düşük kar sağlasa da, sürümden kazanması ve sonrasında servisten zaten büyük kazanç yazması mümkün...Gelelim, asıl volüm modellere... Fiyatı anahtar teslim 25.000 ila 50.000 TL arasında değişen otomobiller, pazarımızın en büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Fakat, en büyük dert de asıl burada! Çünkü, pahalı segmentlere ulaşabilenler gibi ekstra donanımlara para yetiştirebilenler, burada yoklar. Buranın müşterisi, gerçek orta direk halk ve paraları "ne"ye yetiyorsa onu alabiliyor! Başka bir deyişle, (aslında lüks tüketicileriyle paralel) kendilerine ne sunuluyorsa, onu kabulleniyorlar.Tasarımı çirkin, gövdesi güvenlik standartlarına pek yaklaşmayan (Euro NCAP'e bile giremeyen), eski nesil motorlu, şanzımanı yoran, koltukları rahatsız araçları kabulenmek zorunda kalıyorlar! Markalar ise, "alın size dev bagaj ve sedan duruşu!" diyerek yüzbinlerce "iyi olmayan" otomobili neredeyse zorla veriyorlar. Sonra da, "biz şu kadar adet yaptık, acayip kar sağladık" diye böbürleniyorlar!Oysa, Türkiye'de zaten aşırı yüksek vergiler yüzünden olması gereken rakamların iki mislini ödemek zorunda olan bizler, rekortmen yakıt fiyatlarıyla cüzdanımızı tümüyle boşaltırken en azından "iyi olan" otomobilleri kullanmalıyız!Örneğin, C segmenti fiyatına satılan B segmenti sedan Linea, iyi bir seçenek, fakat fiyatı çok yüksek! Ya da hatchback'leri iyi satılan Fiesta'ların sedan versiyonu Türkiye'ye hiçbir şekilde getirilmiyor. Türkiye'de fabrikası olan Toyota'nın en küçük sedanı Yaris Sedan da aynı şekilde gelmiyor!Tüm bunların arasında Hyundai'yi kutlamak gerekiyor. Onlar ekonomik gruplarda mantıklı seçenekler yaratmaya devam ediyorlar!.. Accent Era ve yeni Accent Blue, yeni Elantra, pazarda adeta sıra yazıyorlar. İyi fiyata iyi otomobil açlığı ortada! İyi fiyata otomobil var, fakat iyi otomobil çok az! Yeni Chevrolet Aveo hatchback ve sedan, örneğin, tam bir "Ne Satar" Bilen Otomobili! Pazarlamada bir yanlışlık yapılmaz ise, sonbaharda en çok konuşacağımız modeller, bunlar olacak!Chevrolet Cruze da, Peugeot 5008 de tasarımlarıyla çok beğenildi ve başarılı oldu. Furgonet modası da, halk tarafından takip ediliyor. Eski Torosçular ve Kartalcılar, artık Doblo ve Connect'leriyle mutlu yaşıyorlar. Hatta "Ne Satar" Bilen'lerin icadı MiniCargo'lar bile satış rekorları kırıyor!.. Fakat, tüm bunlar, istisna!Türkiye, kim ne derse desin, B ve C segmenti bir sedan pazarıdır! Filo ve Rent-A-Car satışları, bu iddiayı kesinlikle doğrulamaya devam ediyor. Buraya dayatılan seçenekler, beğenilmese de satın alınmak zorunda kalınıyor! Mesela; çok büyük markaların dev satış ağlarına "ne koysanız", "Nasıl Satılır" Bilen ustası bayiler, o seçenek için herkesi ikna edebilirler. Ancak işin ustalığını, küçük markaların "Ne Satar" Bilen yöneticilerinin Türkiye için model seçimlerinde görebiliyoruz!..Ve, bir kriz geldiğinde volüm markalar stoklarda şişerken, diğer "Ne Satar" Bilen'lerin satış grafiklerinin düşmediğini izleyebiliyoruz! Sektörden ricamız, lütfen, B ve C segmentlerine gerçekten şık, güvenli, konforlu ve ekonomik seçenekleri sokmanız!.. Saygı duyduğumuz büyük markalarınıza aşık olmamızı sağlamanız!

ÇOK OKUNANLAR