Opel'den 125'inci yılında yüksek voltaj atağı

Günümüzden tam 125 yıl önce, bisiklet ve dikiş makinesi üretiminden motorlu taşıt üretimine geçerek geleceğe yönelik mobilitenin temelini atan Opel, bu yıl tarihinde ilk kez her modelinde tamamen elektrikli bir versiyon sunacak. 2024 yılı, bu önemli yıl dönümünün yanı sıra çığır açıcı yeni modellerle birlikte Opel'in devam eden elektrik enerjisine geçiş yolculuğunun da kutlanacağı bir yıl olacak.  

125 yılda Opel’in Avrupa'daki tüm üretim tesislerinden çıkan 75 milyondan fazla araç yollarla buluştu. Günümüzde ise en çok satan modellerden biri olan yeni nesil Opel Astra da Rüsselsheim'da üretiliyor. Geleceğe yön veren Opel, otomobil üretiminin 125. yıl dönümünü kutlarken, yenilikçi ve kompakt sınıfta yer alan modeli Astra ile ileri teknolojileri, elektrikli güç ünitesi ve emisyonsuz aktarma organlarıyla buluşturuyor. Böylece her dönem olduğu gibi bugün de en ileri teknolojiye sahip Opel modelleri Rüsselshem’daki üretim hattından yollara çıkıyor.

125. yıl dönümü ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Opel CEO'su Florian Huettl, "125 yıl önceki Opel gibi, şimdi de yeni bir dönemin başlangıcındayız. O dönemde şirket otomobil çağına adım atarak öncü oldu. Günümüzde Opel, emisyonsuz, günlük kullanıma uygun bireysel ulaşım sunan elektrikli araçlara öncülük yapıyor. Örneğin, yeni Astra Sports Tourer Elektrik, ilk Opel otomobili gibi Rüsselsheim'dan geliyor. Bu mirasla gurur duyuyoruz ve bu nedenle Opel'in otomobil üretiminin 125. yıl dönümünü elektrikli ulaşım bayrağı altında kutlayacağız" dedi.

Dikiş makineleri ve bisikletlerden otomobillere...

Opel'in başarı hikayesi 1862 yılında başladı. Adam Opel, Rüsselsheim'da ilk dikiş makinesini üreterek şirketin temellerini attı. Opel, kısa sürede Almanya'nın en büyük dikiş makinesi üreticilerinden biri haline geldi ve tüm Avrupa'ya ihracat yaptı. Opel, bir sonraki başarılı adımını ise bisikletle attı. İlk "penny-farthing" bisiklet 1886 yılında Rüsselsheim'da üretildi ve bu da Opel'i Almanya'daki ilk bisiklet üreticilerinden biri yaptı. 1920'lerde otomobil üretimine paralel olarak Opel, dünyanın en büyük bisiklet üreticisi haline geldi. Bu başarının arkasında ise şirket kurucusu Adam Opel’in oğulları vardı.

Opel bünyesindeki motorlu taşımacılıkta köklü değişiklikleri yapanlar da onlardı. 1890'lı yıllarda bisiklet ticaretinin gerilemesi nedeniyle Opel kardeşler yeni ürünler ararken otomobille karşılaştılar. Fritz ve Wilhelm Opel, 1897'de Berlin'deki ilk Alman Otomobil Fuarı'nı ziyaret ettiler ve orada Friedrich Lutzmann ile tanıştılar. Usta tasarımcı, 1894'ten beri motorlu araç üretiyordu ve dolayısıyla Opel kardeşlerin aradığı deneyime sahipti. Opel kardeşleri Dessau'daki fabrikasına davet etti; Fritz ve Wilhelm burada Lutzmann'ın onlara sunduğu otomobil üretimi potansiyelini hemen fark ettiler. 

Başlangıçta iş birliği kurmayı düşünseler de, Opel kardeşler daha sonra Lutzmann'a arazi, bina ve atölye donanımları da dahil olmak üzere üretiminin tamamı için cazip bir teklifte bulundu. 21 Ocak 1899'da Wilhelm Opel ve Friedrich Lutzmann arasında sözleşme imzalandı ve fabrika Opel'in mülkiyetine geçti. Çalışanlar ve makineler de dâhil olmak üzere tüm şirket, Dessau'dan Opel'in Rüsselsheim'daki genel merkezine taşındı. Lutzmann, Adam Opel Motorfahrzeug-Fabrik'in satış müdürü olarak atandı. Bu atama üretimin ve patentlerin devralınması, Opel'in motorlu taşıt üretiminde uzun yıllara dayanan deneyimi anında kazanması anlamına geliyordu. Sonrasında, Lutzmann ve Opel'in bisiklet üretiminden getirilen seçilmiş çalışanlar, özel olarak inşa edilmiş bir binada Opel adı altında otomobil üretmeye başladı. Yeni modellerin ilk reklamları 1899 yılının ilk baharı gibi erken bir tarihte çıktı ve "Opel otomobilleri en iyisidir" sloganı ile yayınlandı.