MOTORSPORLARI › Volkicar heyecanını yaşamak

Volkicar heyecanını yaşamak

29 Temmuz 2012 / 00:24 2012 sezonu Tarsus’ta start alan V1 Challenge'da 16 pilot arasında sekizinci sırada yer aldım

Volkicar heyecanını yaşamak
Uzun kullanım ömrü için sağlamlık ve kalite -Yarışı ilk 10'da tamamlayan pilotlar- -Pilotlar klasmanı- -Markalar klasmanı- Kaynak: Ajansspor.com Jeff Wood: “Transit, Ford Avrupa’nın en uzun ömürlü modeli” Yenigün: “Ford Otosan Kocaeli fabrikası Ford’un yeni segmente girmesinde öncü rol oynuyor” Cruze SW ile satışları artıracak 38.100 TL Kaynak: WorldCarFans Daha önce defalarca rallilerde ve pist yarışlarında yarışmıştım. Ayrıca bir çok kereler, çok iddialı otomobilleri kullanan Türkiye’nin en usta pilotlarının yanına oturma fırsatım olmuştu. Bu yüzden yarış otomobilinin içinde yaşanılan hislerle ilgili oldukça fazla fikrim var. Son resmi startımı, 2007 yılında takla atarak yarış dışı kaldığım İstanbul Rallisi’nde almıştım. Daha sonra günümüze kadar çeşitli organizasyonlarda, hem yurt içinde hem de yurt dışında yarış otomobili kullanma fırsatı bulmuştum. Ama resmi bir yarışta start alamamıştım. Geçtiğimiz ay 2012 V1 Challenge’ın ilk yarışı için konuk pilot olma teklifi geldiğinde açıkçası bu davete balıklama atladım. Volkicar kullanan arkadaşlarımdan bu araçla ilgili çok fazla övgü duymuştum. 115 bg gücündeki Yamaha motoru, sıralı şanzıman, 530 kg ağırlık ve arkadan itiş. Bütün bunlar birleşince ortaya çok çekici bir paket çıkıyor. Bu yüzden Volkicar’ı kullanacağım günü hevesle bekliyordum. Volkicar’ı ilk kez yarışın yapılacağı Tarsus caddelerinde gerçekleştirilen show amaçlı turlarda kullanma fırsatım oldu. Açıkçası ilk izlenimim beni biraz korkuttu. Çünkü asfaltın da kaygan olması sebebiyle üçüncü vitesten dördüncü vitese geçerken bile arkadan kayma yaşanıyordu. Ancak otomobili yavaş yavaş kullanmaya başladıkça keskin gaz ve direksiyon tepkilerine alışıyorsunuz. Böylece bu kaymaları daha az bir seviyeye indirebiliyor ve kontrol edilebilir hale getirmeye başlıyorsunuz. Aslında bunlar sadece show amaçlı turlardan aklımda kalanlar. Volkicar ile ilgili asıl fikrim ise antreman turlarıyla birlikte oluşmaya başladı. 10 dakikalık antreman turlarının başlarında attığım 3-4 tane spin ve bir yol dışına çıkmadan sonra Volkicar’a alışmaya ve daha hızlı turlar atmaya başladım. Açıkçası bu araç, hem gayet keyifli bir hızlanma hem de mükemmel bir direksiyon kontrolü ile birlikte nefis bir kayma hissi yaşatıyor. Sıralı şanzımanı kullanma hissini anlatmam zor. Bunu otomobile meraklı herkesin bir gün yaşamasını isterim. Gerçekten çok zevkli. Volkicar’ı kullanma hissi, toprakta ralli otomobili kullanmaya çok benziyor. Eğer bu otomobille bir sezon yarışırsanız ve onu kullanmaya tam anlamıyla adapte olursanız, hem hızlanırsınız hem de toprak zeminde çok daha kontrollü otomobil kullandığınızı farkedersiniz. Antreman turlarının bitiminde zamanıma bakmak için panoya gittiğimde kendimi listenin en üstünde görünce açıkçası çok heyecanlandım ve sevindim. Çocukluk kahramanlarımdan Nejat Avcı, onun oğlu olan ve son üç sezonun Türkiye Ralli Şampiyonu Yağız Avcı, Burak Çukurova ve Dağhan Ünlüdoğan gibi pilotları antreman turlarında da olsa geçmek bana hem gurur hem de büyük bir heyecan yaşattı. Sıralama turlarında ben kendi zamanımı yarım saniye daha iyileştirdim. Ancak diğer tecrübeli pilotların yarım saniye gerisinde kalarak sekizinci sırada yer aldım. Aslında daha da iyi bir zaman yapabilirdim ama ilk kez katıldığım bir organizasyonda çok fazla risk almak istemedim. Yarış formatında 3 pilot sıralama turlarındaki zamanlarına göre sıralanıyor ve 12 turun sonunda birinci olan bir üst tura katılma hakkı elde ediyor. Benim grubumda yedinci zamanı yapan Can Tolon ilk sırada yer alırken ben ikinci, bir alt gruptan gelen Özgür Gür ise üçüncü sırada start aldık. Daha iyi start alarak Can Tolon’un yanına geldim ancak ilk viraj onun olduğu taraftaydı bu yüzden ikincilikte kaldım. 3 tur boyunca Can Tolon’un hemen arkasında açığını bekleyerek turlar attım. Üçüncü turda start düzlüğüne çıkan virajda, Can Tolon’un dışarıda kaldığını görünce içeri daldım ve düzlüğün sonunda rakibimi geçmek için gaza biraz fazla oturdum. Bu yüzden spin attım. Hemen otomobili döndürdüm ama düzlükte arkamda yer alan Özgür Gür’ün darbesi sebebiyle ona geçildim. Bu temas sırasında, Özgür Gür’ün Volkicar’ı hasar alınca, araçtan yoğun bir duman çıkmaya başladı. Özgür’ün hemen arkasında, dumandan önümü göremeden iki tur attım. Sonraki turda Özgür, virajın dışına doğru kayarken bende hemen arkasında olduğum için onla bir temas yaşadım. Özgür yarış dışı kalırken, ben Can Tolon’un arkasında ikinci sırada yer aldım ve üst tura çıkma fırsatını kaybettim. Final turunu Yağız Avcı kazanırken, Burak Çukurova ikinci, Murat Ekinci ise üçüncü sırada yer aldı. Ben ilk yarışım olmasına rağmen 16 pilot arasında sekizinci sırada yer aldım. Açıkçası zamanlarımın üst seviyedeki pilotlara bu kadar yakın olması beni çok mutlu etti. Volkicar’ı kullanmaktan o kadar keyif aldım ki sezonun geri kalanında yarışmak için sponsor aramaya başladım bile. Motorsporlarının fazla izleyici bulamadığı ülkemizde, yarışı Tarsus caddelerinde 10 bine yakın seyircinin izlemesi, V1 Challenge’ın ne kadar başarılı bir organizasyonla gerçekleştirildiğini ispatlıyor.

ÇOK OKUNANLAR