Yeni Focus'u yakından inceledik...

Kompakt sınıfın iddialı modellerinden biri olan ve ilk kez yollara çıktığı 1998 yılından günümüze kadar tüm dünyada 16 milyon adetlik satışa ulaşan Ford Focus’un dördüncü nesli Londra’da gerçekleştirilen lansman organizasyonunda gün ışığına çıktı. Dört farklı versiyonun tanıtıldığı bu organizasyonda otomobili kullanma fırsatımız olmasa da, yeni Focus’taki değişim ve sunulan yeni teknolojiler hakkında detaylı bilgiler edindik.

Bugüne kadarki en kabiliyetli ve teknik açıdan en yetkin Focus modeli olarak tanıtılan otomobil, markanın yepyeni C2 platformu üzerine geliştirilen ilk model olma özelliğini taşıyor. Ford yetkilileri yeni Focus’u yaratırken, işe boş bir sayfayla başladıklarını ve tamamen yeni bir otomobil yaratmak istediklerini dile getiriyorlar. Selefinden daha dikkat çekici bir tasarım sunan otomobil, mümkün olduğunca öne doğru konumlandırılan daha geniş ön ızgarası, LED farları, geriye alınan A sütunları, kaslı çamurlukları ve otomobilin kaslı duruşunu destekleyen C sütunlarıyla son derece dinamik proporsiyonlara sahip. Hatchback versiyonunda uzunluğu 18 mm daha fazla olan Focus’un dingil mesafesinde de 53 mm’lik bir artış bulunuyor. Bu artışın da etkisiyle kabinde daha iyi bir hacim sunulduğu da daha ilk bakışta bile fark edilmekte. Arka koltuktaki diz mesafesi 78 mm, omuz mesafesi ise 60 mm artan otomobilde, panoramik bir cam tavan sunuluyor olması da ferahlık hissini iyileştiriyor.

Londra’da yeni Focus’un üç farklı gövde tipiyle tanıştık. Otomobilin hatchback gövde tipi ST-Line ve Vignale versiyonlarıyla, Station Wagon gövdesi ise Titanium paketiyle karşımıza çıkarken, üçüncü seçenek ise yepyeni bir versiyon olan ve crossover kimliğiyle daha aktif bir yaşam tarzı olanlara hitap eden Focus Active oldu. Tüm bu versiyonlar Focus’un çeşitlilik açısından en cömert nesliyle tanıştığımızı gösteriyor. Ailenin sportif üyesi ST-Line; agresif bir arka difüzöre, fonksiyonel büyük bir arka spoylere ve daha agresif hava girişlerine sahip. Bu versiyon zemine standart Focus Hatchback’ten 10 mm daha yakın duruyor.

ST-Line sportifliği; kırmızı dikişli detaylar ve karbon görünümlü kaplamalar ile kabinde de devam etmekte. Vignale ise en lüks seçenek olarak daha prestijli bir görünüme sahip. Bagaj kapağında Focus yerine Vignale yazısıyla karşılaştığımız bu otomobilde özellikle krom detaylar yoğunlukta. Yan cam çerçeveleri, ön tamponun alt bölümleri, daha zarif bir forma sahip olan ön ızgara ve jantları, krom kaplama olan Vignale’de ayrıca özel deri döşemeler de bulunuyor. Tüm Focus versiyonlarının kaliteli malzemeler ve daha sade ancak şık bir kabin sunduğu görülüyor. Ön konsolunda yeni Fiesta’dan hatırladığımız dokunmatik bir renkli ekrana yer verilen otomobilin vites kolu çevresindeki butonlar da, teknoloji ve güvenlik donanımları konusunda yaşanan sıçramanın birer kanıtı gibi.

Seviye 2 otonom sürüş özelliği sunan yeni Focus’ta Ford Co-Pilot360 Yarı Otonom Sürüş Destek teknolojilerine yer verilmiş. Otomobilde; dur-kalk fonsiyonlu adaptif hız sabitleme sistemi, şerit takip sistemi, viraj aydınlatmalı Dinamik Ön Far Sistemi, geliştirilmiş tam otomatik Park Sistemi, Trafik Levhası Tanıma Sistemi, Yaya ve Bisiklet Algılama Özellikli Çarpışma Önleme Yardımcısı, geniş açılı arka kamera, çapraz trafik uyarısı ile sunulan Kör Nokta Uyarı Sistemi, Acil Durum Manevra Destek Sistemi ve Ford MyKey gibi güvenlik ve sürüş destek sistemleri bulunuyor.

Focus’taki dinamik far sistemi önemli bir yenilik barındırıyor. Sistem, 65 metreye kadar şerit işaretlerini takip etmek için ön kameradan yararlanarak farlardan yayılan ışığın köşeye doğru açılmasını ve görüşün geliştirilmesini sağlıyor. Yeni Focus’taki teknolojik gelişme sadece güvenlik ve sürüş destek sistemleriyle sınırlı değil.Yeni Focus, Avrupa'daki Ford müşterileri için FordPass Connect entegre modem teknolojisini de sunuyor. Bu teknoloji Focus’u 10 cihaza kadar bağlantı seçeneği sağlayan bir mobil WiFi hotspot haline getiriyor. Ford ayrıca otomobil için bir FordPass Connect uygulaması da geliştirmiş. Bu uygulama sayesinde akıllı telefonlar üzerinden otomobil hakkında bilgiler almak veya kapıları uzaktan açıp kapatmak mümkün olacak. Kablosuz telefon şarjı özelliği ve B&O PLAY ses sistemi de diğer ilgi çekici yenilikler arasında.

Focus, yol tutuş ve yürüyen aksam konusunda da iddialı bir model olmaya devam edecek gibi görünüyor. Her ne kadar Londra’daki lansmanın statik olmasından dolayı yeni Focus’u henüz kullanma imkanı bulamasak da, verilen bilgiler oldukça dikkat çekici. Focus’un, selefine kıyasla süspansiyon sistemindeki burulma dayanımının yüzde 20 iyileştirildiği, süspansiyon bağlantı noktalarının sertliğinin ise yüzde 50’ye kadar arttırıldığı açıklanıyor. Bağımsız arka süspansiyon yapısında kullanılan ek izolasyon ile konforun arttığı belirtilirken, farklı sertlik özellikleri sergileyen çok bileşenli burçlara sahip yeni sistemin sarsıntısız yolculuklar için yoldaki çukur ve tümseklere karşı ön ve arka lastikler arasında uyum açısından arzu edilen dengeyi sağladığı iddia ediliyor.

Yeni Focus’ta ayrıca versiyona bağlı olarak adaptif süspansiyonlara da yer verilmiş. Bu versiyonlarda; her 2 milisaniyede süspansiyon, gövde, direksiyon ve frenleme ile ilgili verileri takip ederek süspansiyon tepkilerini ayarlayan CCD teknolojisi yer alıyor. Focus ile ilk defa sunulan CCD teknolojisi, sürüş performansının iyileştirilmesine katkı sağlıyor. CCD sistemiyle birlikte yeni Focus’ta ilk defa Normal, Spor ve Eco olmak üzere 3 farklı sürüş modu sunuluyor. Bu modlar; gaz pedalının, otomatik şanzımanın, direksiyonun ve Adaptif Hız Kontrol Sisteminin sürüş koşullarına uyacak şekilde ayarlanmasını sağlıyor. Bunlara ek olarak Yeni Focus modellerinde Comfort ve Eco-Comfort Sürüş Modları da sunulmakta. Yani anlayacağınız; otomobil sürüş deneyimi açısından en gelişmiş Focus olarak yollara çıkacak.

Focus, motor gamıyla da ihtiyaçları karşılayacak gibi görünüyor. Otomobil iki farklı hacimde benzinli ve iki de dizel motor seçeneğiyle tanıtıldı. En düşük hacimli motor seçeneği olan 1-litrelik EcoBoost ünite 85, 100 ve 125 beygir gücünde üç farklı versiyona sahip. 1.5 litrelik EcoBoost’ta ise 150 ve 182 beygirlik iki farklı seçenek sunuluyor. EcoBoost benzinli motorların yakıt verimliliği ve CO₂ emisyonları, üç silindirli bir motorda ilk defa sunulan silindir devre dışı bırakma sistemi kullanılarak geliştirilmiş. Bu sistemde tam kapasite gerekmediği zaman, motorun silindirlerinden biri otomatik olarak devre dışı bırakılabiliyor.

Focus’un dizel gamında ise 95 ve 120 bg’lik iki farklı güç seçeneği sunan 1.5 litrelik EcoBlue ve ülkemizde sunulması pek mümkün görünmeyen 150 beygir gücünde 2-litrelik EcoBlue üniteler yer alıyor. Focus’un EcoBoost benzinli ve EcoBlue dizel motor yelpazesindeki tüm ünitelerin en güncel Euro6 normlarını karşılayan emisyon değerleri sunduğu belirtiliyor.  

Otomobilin şanzıman tarafında da yenilikler mevcut. Manuel vites kutusu yenilenen Focus’un yeni 8-ileri otomatik şanzımanı, yakıt verimliliğini daha da iyileştirmek için tasarlanmış. Şanzıman 1.0 litre EcoBoost motorun 125 bg’lik versiyonuyla, 150 bg’lik 1.5 litre EcoBoost üniteyle, 120 bg’lik 1.5 litre EcoBlue dizel seçenekle ve 2.0 litre EcoBlue motorla birlikte sunuluyor. Şanzımanın çevirmeli vites kumandası ise kabine yansyan bir yenilik olarak karşımıza çıkmakta.

Yeni Ford Focus, ülkemizde Ekim ayından itibaren satışa sunulacak. Donanım ve motor yelpazesi açısından cömert bir seçenek olarak yollara çıkacağını düşündüğümüz otomobil, farklı gövde tipleriyle de kompakt sınıfın iddialı oyuncularından biri olacak gibi görünüyor.

Haber: Bahadır Bektaş / Londra