Mercedes-Benz
LANSMAN
› Otomobilin tarihine yolculuk!
Otomobilin tarihine yolculuk!
07 Ağustos 2011 / 17:33 Fotoğraflarla Mercedes-Benz müzesi ve yıldızlı markanın 125 yıllık geçmişine yolculuk...
Günümüzde lüksün ve prestijin simgelerinden biri olan Mercedes yıldızı, aynı zamanda köklü bir geçmişe de işaret ediyor. Karl Benz'in 1886 yılında, üç tekerlekli motorlu aracı için yaptığı patent başvurusundan günümüze uzanan süreçte otomobil kavramı inanılmaz bir yol kat etti. Ajansotomobil olarak, Mercedes-Benz müzesini ziyaret ederek otomobilin ve Mercedes-Benz'in 125 yılına tanık olduk. İşte markanın doğuşu ve görkemli tarihinden önemli kesitler...
125! yıllık deneyim
1886 yılında Karl Benz üç-tekerlekli motorlu aracı için patent başvurusu yaptığında tarih 29 Ocak’ı gösteriyordu. O günden beri bu tarih, motorlu araçların resmi doğum günü olarak anılıyor. Aynı yıl, Gottlieb Daimler de ilk dört-tekerlekli motorlu aracı geliştirdi. O gün birbirinden haberdar olmayan bu iki isim, çalışmalarıyla bugünkü Daimler AG’nin temelini atmış oldular. Bu tarih aynı zamanda küresel başarılara imza atan Mercedes-Benz markasının doğuşunun ve günümüzün otomotiv sektörünün ilk kilometre taşı olmuştur. Şirket, 1886 yılından beri, 80.000’in üzerinde patentli uygulaması ile teknoloji geliştirmeye devam ediyor.
Motorlu faytondan motorlu taşıtlara geçiş
İlk otobüs ve ilk kamyonla birlikte, şirketin en önemli yenilikleri arasında Şubat 1900’de piyasaya sürülen 35 hp’lik güce sahip Mercedes’in ilk modern otomobili de vardır. O dönemde, tüm modern otomobillerin prototipi olan bu Mercedes, “motorlu fayton”dan günümüzde kullanılan motorlu taşıtlara geçişi sağlamıştır. Mercedes-Benz, günümüzde binek otomobilleri, hafif ticari araçları, otobüsleri ve kamyonları içeren geniş ürün portföyü ile birçok araç türünü bünyesinde barındırıyor. Şehir otomobillerinin en kullanışlısı olan “smart” da Mercedes-Benz’in ürün portföyünde. Günümüzün “smart fortwo”su, 1980’lerin başında yapılan “kısa-mesafeli taşıma aracı” konulu bir araştırmaya dayanıyor.
Motor teknolojisinin 'ilk'leri
Mercedes-Benz, yüksek devirli benzinli motor kavramının öncüsü de olmuştur. 1898’de piyasaya sürülen Daimler 8 hp "Phaeton", dört-silindirli motor kullanılan ilk karayolu taşıtıdır. 1923’de Benz, ilk dizel motorlu kamyonu satışa sunmuştur. 1936’da ise binek otomobillerde kullanıma uygun dizel motor tanıtılmıştır: dünyada seri üretilen ilk dizel motorlu otomobil, Mercedes-Benz 260 D’dir.
Şasi teknolojisinde dönüm noktası
1931'de Mercedes-Benz, “Mercedes 170” modeliyle şasi teknolojisinde de önemli bir kilometre taşı oluşturmuştur. Bu araç dört tekerlekte bağımsız süspansiyona sahip olan ilk seri üretim binek otomobildir ve sadece asfalt gürültüsünü değil, lastik titreşimini ve yol yüzeyindeki engebelerin yarattığı sarsıntıları da belirgin ölçüde azaltarak sürücü ve yolculara konforlu bir seyir sunmuştur.
Mercedes-Benz, 1961’de tanıttığı 300 SE lüks sedan modelinde kullandığı ilk havalı süspansiyon sistemiyle bu alanda yeni standartlar oluşturmuştur. 1982’nin sonlarında, yeni kompakt sınıftaki arkadan çekiş sistemi, sonradan tüm Mercedes-Benz Sedan, Coupé, Cabriolet modellerinde ve spor otomobillerde de uygulanmış ve diğer birçok üretici tarafından da kendi modellerine uyarlanmıştır.
Tasarımda gelenek ve gelecek
Kaslı ve güçlü tasarıma sahip modeller Mercedes-Benz’in 1920’lerdeki çizgilerini oluşturmuş, 1930’ların başından itibaren tasarım yapısı kademeli olarak daha zarif ve akıcı çizgilere, yuvarlak formlara dönüşmüştür. Bu dönüşümün en ilgi çekici modeli 1934 model 500 K ve onun çok benzeri olan 1936 yılında satışa sunulan 540 K’dır.
Mercedes-Benz’in birçok olağanüstü modeli otomobil dünyasında tasarımı belirgin bir şekilde etkilemiştir. Bir tasarım ikonu olarak tanımlanan, Mercedes-Benz 300 SL "martı-kanat" kendi sınıfındaki otomobiller arasında “safkan” olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde de hayallerdeki otomobil olarak değerlendirilen 300 SL, 1999 yılında otomobil uzmanlarından oluşan uluslararası bir jüri tarafından “yüzyılın spor otomobili” seçilmiştir.
Bugün Mercedes-Benz marka otomobillerde markanın tasarım geleneğinden gelen detaylar sıklıkla görülebilir. Bu klasik unsurlar, her dönemde çağdaş bir bakış açısı ile yorumlanır. Böylelikle Mercedes-Benz tasarımcıları markanın karakteristik hale gelen tasarım unsurlarını yeni fikirlerle bir araya getirerek ve geliştirerek markanın otomobil tasarımındaki köklü geç-mişini vurgularlar. Mercedes-Benz, geleceğe yönelik tasarım vizyonunu son olarak F 800 modeli ile ortaya koymuştur.
Yeni gövde tipleri
Mercedes-Benz, yeni konseptlerin de öncüsü olmuştur. 1996’da piyasaya sürülen SLK, ilk kompakt premium roadster olarak tanıtılırken bundan bir yıl sonra, efsanevi G-Serisi ve Unimog'da kullanılan 4x4 çekiş deneyimi ile M-Serisi, ilk premium SUV olarak tanıtılmıştır. Yeni konseptlere son örnek ise 2004 yılında dört kapılı coupé örneğini ortaya koyan Mercedes-Benz CLS-Serisi olmuştur.
Çevreci motorlar
2006 yılından beri E-, S-, GL-, R- ve M-Serisi otomobil modellerinde kullanılan Mercedes-Benz BlueTEC teknolojisi, ilk defa 2005 yılında Mercedes kamyonları ile piyasaya sürülmüştür. Mercedes-Benz'in alternatif yakıt teknolojileri üzerindeki çalışmaları da yeni değildir. 1906 yılında, Mercedes ilk defa binek araçları, kamyonları, otobüsleri ve itfaiye araçlarını pilli-elektrikli veya hibrid sürüş teknolojileri ile donatmıştır. Mercedes-Benz, geliştirilmiş lityum-iyon pil teknolojisini kullanan ilk seri üretim hibrit aracı olan S 400 HYBRID lüks sedan modelini 2009 yılında satışa sunmuştur. Bundan kısa bir süre sonra, elektrikli A-Serisi E-CELL, Vito, yakıt hücresi ile çalışan B-Serisi F-CELL ve elektrikli smart fortwo’yu tanıtan şirket, emisyonsuz hareketlilik teknolojilerinde devrim niteliğinde bir gelişme sağlamıştır.
Güvenliğe yatırım
Mercedes’in güvenlik uzmanları, 70 yıldır sistematik olarak kaza nedenlerinin araştırılması, sonuçlarının azaltılması ve kazaların nasıl engellenebileceği üzerinde çalışmaktadır. Mercedes otomobil güvenliğine verdiği önemi, 2009 yılında kutladığı "güvenlik geliştirme çalışmalarının 70.yılı", " sağlam yolcu kabininin 50.yılı" ve "kaza araştırmalarının 40.yılı" gibi yıldönümleriyle vurgulamıştır.
Kazasız sürüşü hedefleyen “aktif güvenlik” alanındaki çalışmalar kapsamında, Mercedes-Benz kazaların oluşumlarını tamamen engellemeye veya kazaların ağırlığını azaltmaya yönelik çok sayıda sistem geliştirmiştir. Bunlardan elektronik kontrollü ABS ve ESP® tasarımları kaza sayılarının azaltılmasında kayda değer katkılar sağlamıştır. Bu güvenlik sistemleri, günümüzde hemen hemen tüm otomobillerde standart hale gelmiştir. Mercedes-Benz, aktif ve pasif güvenlik önlemlerini bir araya getiren ve yolcular için koruma derecesini daha da ileri noktalara taşıyan ilk otomobil üreticisidir. Bu kapsamda 2002 yılında PRE-SAFE® sistemini dünyaya tanıtan Mercedes-Benz, otomotiv güvenliği tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.
Mercedes-Benz güvenlik teknolojisindeki kilometre taşları
1939 – Otomobillerde güvenlik gelişiminin başlangıcı
1959 – Dünyanın ilk güvenli şasisi
1969 – Mercedes-Benz kaza araştırmalarının başlatılması
1978 – Elektronik kontrollü, anti blokaj fren sistemi (ABS)
1980 –Hava yastığı, emniyet kemeri gergi sıstemi
1995 – Elektronik Stabilite Programı (ESP®)
1996 – Fren Destek Sistemi (BAS)
1998 – Ön araca olan mesafeyi sabit tutan ve aracın hızını sabitleyen DISTRONIC cruise control” sistemi
1999 – Aktif Gövde Kontrol Sistemi (ABC), lastik basınç kontrol sistemi
2002 – PRE-SAFE® yolcu koruma sistemi
2003 – Aktif aydınlatma fonksiyonu
2005 - DISTRONIC PLUS, fren desteği sağlayan Break Assist PLUS, gece görüşünü kolaylaştıran Night View Assist
2006 - PRE-SAFE® Fren, Akıllı Far Sistemi
2009 – Hız Limiti Asistanı, Şerit Takip Yardımcısı, Kör Nokta Asistanı, yorgun sürücüleri uyaran Attention Assist
2010 – Aktif Şerit Takip Yardımcısı, Aktif Kör Nokta Asistanı, yüksek-performanslı LED farlar
2070'in üzerinde yeni patent başvurusu
Yenilikçi çizgisini korumak için şirket, AR-GE çalışanlarının bilgi birikimlerine katkıda bulunmak üzere küresel bir bilgi ağı oluşturmuştur. 2010 yılında da şirket en fazla yeni patent uygulaması ile öncü otomobil üreticisi pozisyonunu korumuştur. Sayıları 2070‘in üzerinde olan yeni patent başvurularının yarısından fazlası “yeşil” teknoloji ile ilgili iken, % 35’i de sürüş sistemleri konusundadır. Mercedes-Benz, enerji verimi, yakıt hücresi ve batarya teknolojisi ile ilgili alanlarda da belirgin ilerlemeler kaydetmiştir. AR-GE faaliyetlerine sürekli olarak yatırım yapmaya devam eden şirket, dünyanın en değerli markaları arasında liderliğini sürdürmekte.
125! yıllık deneyim
1886 yılında Karl Benz üç-tekerlekli motorlu aracı için patent başvurusu yaptığında tarih 29 Ocak’ı gösteriyordu. O günden beri bu tarih, motorlu araçların resmi doğum günü olarak anılıyor. Aynı yıl, Gottlieb Daimler de ilk dört-tekerlekli motorlu aracı geliştirdi. O gün birbirinden haberdar olmayan bu iki isim, çalışmalarıyla bugünkü Daimler AG’nin temelini atmış oldular. Bu tarih aynı zamanda küresel başarılara imza atan Mercedes-Benz markasının doğuşunun ve günümüzün otomotiv sektörünün ilk kilometre taşı olmuştur. Şirket, 1886 yılından beri, 80.000’in üzerinde patentli uygulaması ile teknoloji geliştirmeye devam ediyor.
Motorlu faytondan motorlu taşıtlara geçiş
İlk otobüs ve ilk kamyonla birlikte, şirketin en önemli yenilikleri arasında Şubat 1900’de piyasaya sürülen 35 hp’lik güce sahip Mercedes’in ilk modern otomobili de vardır. O dönemde, tüm modern otomobillerin prototipi olan bu Mercedes, “motorlu fayton”dan günümüzde kullanılan motorlu taşıtlara geçişi sağlamıştır. Mercedes-Benz, günümüzde binek otomobilleri, hafif ticari araçları, otobüsleri ve kamyonları içeren geniş ürün portföyü ile birçok araç türünü bünyesinde barındırıyor. Şehir otomobillerinin en kullanışlısı olan “smart” da Mercedes-Benz’in ürün portföyünde. Günümüzün “smart fortwo”su, 1980’lerin başında yapılan “kısa-mesafeli taşıma aracı” konulu bir araştırmaya dayanıyor.
Motor teknolojisinin 'ilk'leri
Mercedes-Benz, yüksek devirli benzinli motor kavramının öncüsü de olmuştur. 1898’de piyasaya sürülen Daimler 8 hp "Phaeton", dört-silindirli motor kullanılan ilk karayolu taşıtıdır. 1923’de Benz, ilk dizel motorlu kamyonu satışa sunmuştur. 1936’da ise binek otomobillerde kullanıma uygun dizel motor tanıtılmıştır: dünyada seri üretilen ilk dizel motorlu otomobil, Mercedes-Benz 260 D’dir.
Şasi teknolojisinde dönüm noktası
1931'de Mercedes-Benz, “Mercedes 170” modeliyle şasi teknolojisinde de önemli bir kilometre taşı oluşturmuştur. Bu araç dört tekerlekte bağımsız süspansiyona sahip olan ilk seri üretim binek otomobildir ve sadece asfalt gürültüsünü değil, lastik titreşimini ve yol yüzeyindeki engebelerin yarattığı sarsıntıları da belirgin ölçüde azaltarak sürücü ve yolculara konforlu bir seyir sunmuştur.
Mercedes-Benz, 1961’de tanıttığı 300 SE lüks sedan modelinde kullandığı ilk havalı süspansiyon sistemiyle bu alanda yeni standartlar oluşturmuştur. 1982’nin sonlarında, yeni kompakt sınıftaki arkadan çekiş sistemi, sonradan tüm Mercedes-Benz Sedan, Coupé, Cabriolet modellerinde ve spor otomobillerde de uygulanmış ve diğer birçok üretici tarafından da kendi modellerine uyarlanmıştır.
Tasarımda gelenek ve gelecek
Kaslı ve güçlü tasarıma sahip modeller Mercedes-Benz’in 1920’lerdeki çizgilerini oluşturmuş, 1930’ların başından itibaren tasarım yapısı kademeli olarak daha zarif ve akıcı çizgilere, yuvarlak formlara dönüşmüştür. Bu dönüşümün en ilgi çekici modeli 1934 model 500 K ve onun çok benzeri olan 1936 yılında satışa sunulan 540 K’dır.
Mercedes-Benz’in birçok olağanüstü modeli otomobil dünyasında tasarımı belirgin bir şekilde etkilemiştir. Bir tasarım ikonu olarak tanımlanan, Mercedes-Benz 300 SL "martı-kanat" kendi sınıfındaki otomobiller arasında “safkan” olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde de hayallerdeki otomobil olarak değerlendirilen 300 SL, 1999 yılında otomobil uzmanlarından oluşan uluslararası bir jüri tarafından “yüzyılın spor otomobili” seçilmiştir.
Bugün Mercedes-Benz marka otomobillerde markanın tasarım geleneğinden gelen detaylar sıklıkla görülebilir. Bu klasik unsurlar, her dönemde çağdaş bir bakış açısı ile yorumlanır. Böylelikle Mercedes-Benz tasarımcıları markanın karakteristik hale gelen tasarım unsurlarını yeni fikirlerle bir araya getirerek ve geliştirerek markanın otomobil tasarımındaki köklü geç-mişini vurgularlar. Mercedes-Benz, geleceğe yönelik tasarım vizyonunu son olarak F 800 modeli ile ortaya koymuştur.
Yeni gövde tipleri
Mercedes-Benz, yeni konseptlerin de öncüsü olmuştur. 1996’da piyasaya sürülen SLK, ilk kompakt premium roadster olarak tanıtılırken bundan bir yıl sonra, efsanevi G-Serisi ve Unimog'da kullanılan 4x4 çekiş deneyimi ile M-Serisi, ilk premium SUV olarak tanıtılmıştır. Yeni konseptlere son örnek ise 2004 yılında dört kapılı coupé örneğini ortaya koyan Mercedes-Benz CLS-Serisi olmuştur.
Çevreci motorlar
2006 yılından beri E-, S-, GL-, R- ve M-Serisi otomobil modellerinde kullanılan Mercedes-Benz BlueTEC teknolojisi, ilk defa 2005 yılında Mercedes kamyonları ile piyasaya sürülmüştür. Mercedes-Benz'in alternatif yakıt teknolojileri üzerindeki çalışmaları da yeni değildir. 1906 yılında, Mercedes ilk defa binek araçları, kamyonları, otobüsleri ve itfaiye araçlarını pilli-elektrikli veya hibrid sürüş teknolojileri ile donatmıştır. Mercedes-Benz, geliştirilmiş lityum-iyon pil teknolojisini kullanan ilk seri üretim hibrit aracı olan S 400 HYBRID lüks sedan modelini 2009 yılında satışa sunmuştur. Bundan kısa bir süre sonra, elektrikli A-Serisi E-CELL, Vito, yakıt hücresi ile çalışan B-Serisi F-CELL ve elektrikli smart fortwo’yu tanıtan şirket, emisyonsuz hareketlilik teknolojilerinde devrim niteliğinde bir gelişme sağlamıştır.
Güvenliğe yatırım
Mercedes’in güvenlik uzmanları, 70 yıldır sistematik olarak kaza nedenlerinin araştırılması, sonuçlarının azaltılması ve kazaların nasıl engellenebileceği üzerinde çalışmaktadır. Mercedes otomobil güvenliğine verdiği önemi, 2009 yılında kutladığı "güvenlik geliştirme çalışmalarının 70.yılı", " sağlam yolcu kabininin 50.yılı" ve "kaza araştırmalarının 40.yılı" gibi yıldönümleriyle vurgulamıştır.
Kazasız sürüşü hedefleyen “aktif güvenlik” alanındaki çalışmalar kapsamında, Mercedes-Benz kazaların oluşumlarını tamamen engellemeye veya kazaların ağırlığını azaltmaya yönelik çok sayıda sistem geliştirmiştir. Bunlardan elektronik kontrollü ABS ve ESP® tasarımları kaza sayılarının azaltılmasında kayda değer katkılar sağlamıştır. Bu güvenlik sistemleri, günümüzde hemen hemen tüm otomobillerde standart hale gelmiştir. Mercedes-Benz, aktif ve pasif güvenlik önlemlerini bir araya getiren ve yolcular için koruma derecesini daha da ileri noktalara taşıyan ilk otomobil üreticisidir. Bu kapsamda 2002 yılında PRE-SAFE® sistemini dünyaya tanıtan Mercedes-Benz, otomotiv güvenliği tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.
Mercedes-Benz güvenlik teknolojisindeki kilometre taşları
1939 – Otomobillerde güvenlik gelişiminin başlangıcı
1959 – Dünyanın ilk güvenli şasisi
1969 – Mercedes-Benz kaza araştırmalarının başlatılması
1978 – Elektronik kontrollü, anti blokaj fren sistemi (ABS)
1980 –Hava yastığı, emniyet kemeri gergi sıstemi
1995 – Elektronik Stabilite Programı (ESP®)
1996 – Fren Destek Sistemi (BAS)
1998 – Ön araca olan mesafeyi sabit tutan ve aracın hızını sabitleyen DISTRONIC cruise control” sistemi
1999 – Aktif Gövde Kontrol Sistemi (ABC), lastik basınç kontrol sistemi
2002 – PRE-SAFE® yolcu koruma sistemi
2003 – Aktif aydınlatma fonksiyonu
2005 - DISTRONIC PLUS, fren desteği sağlayan Break Assist PLUS, gece görüşünü kolaylaştıran Night View Assist
2006 - PRE-SAFE® Fren, Akıllı Far Sistemi
2009 – Hız Limiti Asistanı, Şerit Takip Yardımcısı, Kör Nokta Asistanı, yorgun sürücüleri uyaran Attention Assist
2010 – Aktif Şerit Takip Yardımcısı, Aktif Kör Nokta Asistanı, yüksek-performanslı LED farlar
2070'in üzerinde yeni patent başvurusu
Yenilikçi çizgisini korumak için şirket, AR-GE çalışanlarının bilgi birikimlerine katkıda bulunmak üzere küresel bir bilgi ağı oluşturmuştur. 2010 yılında da şirket en fazla yeni patent uygulaması ile öncü otomobil üreticisi pozisyonunu korumuştur. Sayıları 2070‘in üzerinde olan yeni patent başvurularının yarısından fazlası “yeşil” teknoloji ile ilgili iken, % 35’i de sürüş sistemleri konusundadır. Mercedes-Benz, enerji verimi, yakıt hücresi ve batarya teknolojisi ile ilgili alanlarda da belirgin ilerlemeler kaydetmiştir. AR-GE faaliyetlerine sürekli olarak yatırım yapmaya devam eden şirket, dünyanın en değerli markaları arasında liderliğini sürdürmekte.
ÇOK OKUNANLAR
- JLR'ın yeni çalışma arkadaşı robot bir bekçı̇ köpeğı̇! Jaguar Land Rover (JLR), Reimagine stratejisiyle gelişmiş robotik kullanımında önemli bir gelişme kaydetti
- JAECOO, MasterChef mutfağına giriyor JAECOO, MasterChef Türkiye ile Off-Road ruhunu mutfak kültürüyle harmanlayacak
- PHEV teknolojili iki yeni Chery yollarda! Chery TIGGO 9 PHEV ve ARRIZO 8 PHEV, Çin'de 1700 km'lik zorlu testi tamamlamak için yola çıktı
- Citroen Ami'nin bugünü ve gelecek vizyonu Yeni Ami'nin ön gösterimini Paris Otomobil Fuarı'nda yapan Citroen, ayrıca modelin gelecek vizyonunu gözler önüne seren Ami Buggy Vision konseptini de görücüye çıkardı
- BYD Avrupa'da yeni modellerle büyüyor BYD, Paris fuarında tanıttığı SEALION 7 modeliyle ürün gamını genişletmeye devam ediyor
- C5 Aircross'un geleceği Paris'te tanıtıldı Citroen, gelecek nesil C5 Aircross hakkındaki ipuçlarını Paris Otomobil Fuarı'nda gözler önüne serdi
- Yeni Opel Grandland Ocak ayında gelecek Tamamen yeni Opel Grandland ile Rüsselsheim'da buluştuk. İşte iddialı SUV ile ilgili tüm detaylar
- Alpine A390_β sahneye çıktı Alpine, tamamen elektrikli Dream Garage serisinin ikinci modeli olan A390_β konseptini tanıttı
- Yeni AMG GT 63 4MATIC+ yollara çıktı 4.0 litrelik V8 biturbo motoru 585 HP güç üreten Mercedes-AMG GT 63 4MATIC+ Türkiye’de...
- Porsche'nin ilk elektrikli SUV'u bayilerde Porsche’nin tamamen elektrikli ilk SUV modeli olan yeni Macan Türkiye’de satışa sunuldu