GÜNDEM › '50 bin adetlik hedefimizi koruyoruz'

'50 bin adetlik hedefimizi koruyoruz'

26 Mayıs 2011 / 02:43 Toyota CEO'su Ali Haydar Bozkurt, markanın 2010 yılını ve 2011 hedeflerini Ajansotomobil'e anlattı

'50 bin adetlik hedefimizi koruyoruz'
Ali Bey, Toyota olarak 2010’u nasıl geçirdiniz? Satışlar beklentilerinizi karşıladı mı?
Biliyorsunuz 2010 yılı otomotiv için oldukça iyi bir yıldı. Bunun yanında, bizim açımızdan da sene başındaki öngörülerimizin üzerinde bir yıl oldu. Biz geçen yıla, temin edebileceğimiz adedi de düşünerek 26.500 gibi bir hedefle başlamıştık, ama yıl içerisinde ilave araçlar bularak bu sayıyı 40 binin üzerine taşıdık ve yılı 40.058 adetle kapattık. Baktığınız zaman bu, Toyota’nın 20 yıllık geçmişinde önemli bir rekor satış. Bu satış adetleri, sadece genel pazarın yükselmesiyle ilgili değil, çünkü biz, pazarında üzerinde bir satış yaparak pazar payımızı artırdık.

Satışların dışında yine 2010’da müşteri memnuniyeti skorlarımızı da arttırmayı başardık ve Toyota yeniden otomobil sektöründe müşterisini en fazla memnun eden marka olarak tescil edildi. Yani bizim için pekçok açıdan başarılı bir yıldı. Sadece satış ve pazar payı olarak değerlendirmek yeterli olmaz diye düşünüyorum.

2011 yılından beklentileriniz nedir? İlk dört aydaki sonuçlarınıza göre değerlendirebilir misiniz?
İlk dörr ayda pazar, satış hızına baktığımız zaman tahminlerin biraz üzerinde gibi görünüyor. Ancak son alınan önlemlerle, önümüzdeki dönemde ekonomiyi bir miktar soğutma çabaları var. Eğer bu çabaların bir etkisi olursa, pazarda bir miktar yavaşlama olacaktır, ancak iyi bir başlangıç oldu. Biz bu yıla, 50 bin adetlik bir satış hedefiyle başlamıştık. İlk dört aya baktığımız zaman, bu hedefin ciddi anlamda üzerinde gidiyoruz. 50 bin hedefimizi rahatlıkla tutturacak gibi görünüyoruz.

Japonya’daki depremin etkisi hissedilmeye başlandı mı? Yaşanan bu felaket, hedefinizi etkiler mi?
Bu aya kadar hissedilmemişti, ama bu ay bunu ciddi anlamda hissetmeye başladık. Bu ay kendimize koyduğumuz satış hedefinin neredeyse yarısına yakın oranda bir satış yapacağımızı öngörüyoruz, çünkü stoklarımız bizi buraya kadar getirdi. Bundan sonra yeni gelecek üretimlere ve sevkiyatlara bakacağız. Önümüzdeki aylarda hızlı bir geri dönüş ve toparlanma olur diye ümit ediyoruz. Biz yine stratejimizi, yıl sonu hedefimiz olan 50 bine bağlı olarak muhafaza ediyoruz. Ama depremden sonra üretimin, hangi dönem yüzde 100 kapasiteyle yeniden başlayacağı ve şu ana kadar olan 2 aylık satış kaybının hangi oranda ve ne zaman telafi edileceğinin planları henüz olmadığı için, daha doğrusu planlar hazırlanma aşamasında olduğu için 50 binlik hedefimize bugün için bağlıyız ve stratejilerimizi bu hedefimize göre devam ettiriyoruz. Önümüzdeki 1 aylık sürede, yılın geri kalanıyla ilgili daha net planların elimizde olacağını düşünüyorum, o zaman 50 binlik hedefle ilgili daha net bilgiler verebilirim.

Peki Toyota müşterilerinin özellikle zor bulabilecekleri bir model var mı?
Şu anda  her modelimizde stoğumuz istediğimizin altında; Bu, Corolla’da da öyle Avensis’te de... Yani hemen hemen her modelimiz belli oranda bundan etkilendi, ama en çok etkilenen model hangisi derseniz, bizim satışlarımızın yaklaşık yarısını oluşturan Corolla  doğal olarak adetsel bazda en çok etkilenen modelimiz oldu.

Türkiye açısından bu sene içerisinde yeni model lansmanınız olacak mı?
Bu sene içerisinde, son çeyrekte planlanan bir yeni model lansmanımız var, ancak şu anda hakkında konuşmak için biraz erken. Eğer depremin de etkisiyle değişmezse Eylül-Ekim gibi planlanıyor. Bunları netleşince duyurmak istiyoruz.

Son dönemlerde Toyota’nın imajıyla ilgili bazı çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Toyota imaj açısından nasıl bir yöne gidiyor?
Toyota’nın çok kemikleşmiş bir imajı var: Kalite algısı çok yüksek. Toyota denildiği zaman akla, gerçekten sorunsuz Japon teknolojisi geliyor. Müşterilerimizin tabiriyle; arıza yapmaz, yüzbinlerce km sadece bakım yaptırarak, yağını, suyunu koyarak devam eder Toyota. Böyle bir algımız var. Bu nedenle biz, markamızla müşterilerimiz arasında bir miktar duygusal bağ kurmayı hedefledik, çünkü otomobil gerçekten ailenin bir ferdi gibi oluyor, yani evden biri gibi. Otomobiline isim takanlar oluyor, onlarla sohbet edenler, dertleşenler oluyor. Bu nedenle biz biraz bunu öne çıkarmak istedik. Son 1.5 yıldır yaptığımız çalışmalarla markamızın müşteri kitlesinde daha genç bir ortalamaya ulaştık. Bunu da devam ettireceğiz, yani biraz daha heyecan veren, içinde biraz daha duygu barındıran, teknolojisi ve sağlamlığı kadar karakteristiği de  olan bir marka oluşturmak istedik. Böyle çalışmalar yapıyoruz ve şu ana kadar da geri dönüşün iyi olduğunu düşünüyorum.

Son dönemlerde bazı geri çağırmalar oldu, bunlar satışlara olumsuz mu yansıdı, yoksa bu süreci iyi yönetebildiniz mi?
Rakamlara baktığım zaman iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Çünkü geçtiğimiz yıl, bütün bu yüksek adetli geri çağırmalara rağmen biz, yine dünyanın en çok satan otomobil markası olmayı başarmışız. Çok dürüst ve şeffaf bir duruş sergiledik, ne varsa olduğu gibi anlattık, markamızın arkasında olduğumuzu söyledik. Bundan dolayı kullanıcılara maddi bir yük getirmedik. Daha da önemlisi; özellikle Türkiye pazarı için konuşacak olursak, ortaya çıkmış hiçbir problem sözkonusu değilken, biz bu kadar adet otomobili geri çağırdık ve işlemleri yaptık. Yani baştan herşeyi doğru anlattık ve doğru uyguladık. Bu da iyi bir takdir topladı diye düşünüyorum. Yaptığımız anketlerde müşterilerimizin bize olan güveninin arttığını görüyoruz. Müşterilerimizin yüzde 85’i, 'aracımızı değiştirirsek yine Toyota ile değiştiririz' diyorlar. Bu bizim için çok önemli bir oran.

ÇOK OKUNANLAR