Test: Hyundai KONA

28 Ekim 2018 / 23:50 Hyundai KONA, farklı tasarımı kadar sunduğu performansla da iddialı bir otomobil

Hyundai’nin B segmetindeki yepyeni SUV modeli KONA, hiç şüphesiz markanın gamındaki en ilginç tarza ve tasarıma sahip. Her ne kadar Hyundai son yıllarda tasarım anlamında ciddi bir atılım gerçekleştirmiş olsa da, KONA yepyeni bir tasarım çizgisi sunuyor. Ancak KONA’nın ilgi çekmek konusunda elini güçlendiren tek kozu tasarımı değil. Bu otomobil dört tekerlekten çekişli aktarmaya ve güçlü bir benzinli motor seçeneğine sahip.

KONA, sportif bir crossover görüntüsü çiziyor. Diğer bir bakış açısıyla, yükseltilmiş ve gövde panelleriyle çevrelenmiş bir hatchback gibi göründüğünü söylemek de mümkün. Otomobilde Hyundai için ilk olan bazı uygulamalar göze çarpıyor. Mesela farlar iki parça olarak tasarlanmış; tıpkı bazı Citroen modellerinde olduğu gibi üstte gündüz farları, altta ise mercekli kısa/uzun farlar bulunuyor. Büyük bir ön ızgaraya sahip olan KONA’nın yüzünde geometrik çizgiler bulunuyor. Otomobili çevreleyen plastik kaplamalar ise crossover karakterini ön plana çıkarıyor. Arka tasarıma bakıldığında, öndeki çift parçalı far uygulamasının arkada da devam ettiği görülüyor. Üst donanım paketinde sunulan tavan rayları ve opsiyonel siyah tavan ise KONA’yı daha dikkat çekici bir görünüme büründürmekte.

Dışarıdaki sıradışı çizgilere karşılık KONA’nın kabini daha bilindik bir tasarıma sahip. Malzeme kalitesi ve işçilik seviyesi ortalamanın üzerinde olan kabin, her ne kadar havalandırma ızgaralarında, start-stop butonunda ve vites konsolunda bulunan renkli çerçevelerle canlılık kazanmış olsa da, otomobilin dışındaki enerjik yapı içeriye çok fazla yansımıyor. Bunun yanında KONA’nın ergonomik açıdan sorunsuz bir kabin sunduğu görülüyor. Kumandalara alışmak ve gözünüzü yoldan ayırmadan kontrol etmek çok kolay. Orta konsolda yer verilen 7 inçlik dokunmatik multimedya birimi de kolay kullanılan menüsü ve görüntü kalitesiyle oldukça başarılı.

Baz versiyonunda manuel şanzımanla kombine edilmiş 1-litrelik T-GDI motor bulunan KONA'nın diğer seçeneği ise küçük crossover segmentinin en ilgi çekici kombinasyonlarından birini sunuyor. Kullandığımız bu seçenekte Hyundai’nin 177 bg gücündeki 1.6 litrelik turbo benzinli motoru, 7-ileri çift kavramalı DCT şanzımanla birlikte ve sadece dört tekerlekten çekişli olarak sunuluyor. Daha ağır bir gövdeye sahip olan Tucson’a bile dikkat çekici bir performans sağlayan bu kombinasyon KONA’ya 7.9 saniyelik bir 0-100 km/s performansı hediye ederek, onu türünün en hızlı B segmenti crossover’larından biri haline getiriyor. Adeta ateşli hatchback gibi hızlanan ve hızlanma isteğini yüksek süratlere kadar yitirmeyen crossover, alt devirlerden itibaren canlılığını korumayı başarıyor. Vites geçişleri genel olarak hızlı, ancak bazen vites düşürmek konusunda sakin davrandığını ve motoru koruma amaçlı olduğunu düşündüğüm gecikmeler yaşadığı görülüyor. KONA en atik tepkileri tahmin edeceğiniz gibi Sport modunda sunuyor. Gaz tepkisini azaltan ve direksiyonu hafifleten Comfort seçeneği ise şehir içi kullanımına daha uygun. Otomobil, ECO seçeneğinde ise ortalama 8-8.2 litre dolaylarında tüketim değerleri sunuyor. Otomobilin performansı o kadar iyi ki, daha tutumlu olmasını pek de beklemiyorsunuz.

KONA’nın performansı her ne kadar bir ateşli hatchback kıvamında olsa da, crossover kimliğiyle gelen 170 mm’lik gövde yüksekliği dinamik karakteri biraz zayıflatıyor. Yine de sertliği iyi ayarlanmış yürüyen aksamı sayesinde bu otomobil pek çok crossover’dan daha sıkı bir viraj kabiliyeti sunuyor. Dört tekerlekten çekişin kaygan zeminlerdeki tutunma karakterini iyileştirdiği de bir gerçek. Normal şartlarda önden çekişli olarak yol alan otomobil, ihtiyaç halinde torkun yüzde 50’sini arka tekerleklerine aktarabiliyor. Vites kolunun yanında yer alan kilit seçeneği ise KONA’yı 40 km/s hıza kadar sürekli dört çeker bir otomobil haline getiriyor. Bu da patika benzeri yollar ve çamur/balçık türü zeminlerdeki kabiliyetini güçlendiriyor. Yani anlayacağınız KONA çok yönlü bir otomobil olmayı başarıyor.

Yazı: Bahadır Bektaş / Fotoğraf: Alp Emre Göksel